Pansiyonun zili çaldı. Biri ezelden deli, diğeri zırdeli. Tek kişilik hayatın bölüşülmüş iki kaderi. Önce hasret gidermece, sonrası bilindik; aynı terane. Birkaç anlatılmamış hikaye. Şaşkın bakışlar, titrek dudaklar. Kovaladı ardı sıra yakılan sigaraları parmaklar. Kahveler içildi, sofralar kuruldu, toplandı. Vur patlasın, çal oynasın. Saat durdu 2′de. İlkin biri, sonra diğeri. Giden gelmedi geri...'
Bazı hikayeler sil baştan yaratılabilmeli. İşte öyle bir pansiyondu Yanık ya da bildiğin Yamuk Pansiyon.